
Yokluğuna alışıp, bizi tek başımıza bıraktığı evde onsuz kalmaya alışmak onun yavaş yavaş çöküşünü izlemek kadar kötü. Hiç bir kelimenin kar etmediği noktada başlıyor aslında ölüm. Yine birini sevme sebebimiz, ona yüklediklerimiz oluveriyor. Ben pamuğa, tüm çocukluğum, gençliğim ve erişkinliğimdeki yalnızlıklarımı yükledim. Pamuğa, çocukluğumun aşk acılarını yükledim. Pamuğa kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı öfkemi yükledim...Pamuk benim için sadakatin timsaliydi. Sevginin cisimleşmiş haliydi. O kadar sevilmeyi ve sevmeyi severdi ki...O benim için, gönül almaların ifadesiydi. Bir küserdi, gönlünü almak için inadının kırılmasını beklerdiniz. O zamanlar pamuktan öğrendim, insan da en çok sevdiğine küsüyor aslında. Pamuk da en çok anneme küserdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder