Gözyaşları sığınağıdır bir insanın...Kalbinin irinlerini akıtır insan ağlayarak. Bu kadar canım yanar mıydı seneler sonra bilmiyorum ama kendimle mutlu olmayı öğrendiğim için çok şanslıyım onu biliyorum. Hiç bir güç tek başıma tatile çıkmamı sağlayamazdı yoksa. Ya da hiçbir güç, hiçbir şey için geç değildir diye fısıldamazdı kulağıma. Evet sırada sirtaki kursum ve yoga derslerim var. Henüz randevu almadım ama tıpkı izmir maceram gibi yarın o işi de halletmeyi düşünüyorum. Bir yerden tutunmak lazım hayata. Nereden olduğu önemli değil. Yeter ki kırıklarınız olmasın tutunduğunuz yer.
Yine bi gitmek fikri var içimde hadi hayırlısı diyorum. Kafamda Mardin var şimdilik ama egom yine kafayı yedi ve beni İstanbul'da tutmak için her türlü kötü senaryoyu iki dakkada yazdı bitirdi. Tenhada tecavüze bile uğradım onun kötü senaryolarının içinde. Hayır egocum. Ben kadere inanıyorum. Eğer kaderimde senin saydığın kadar iğrenç olmasa da, iğrenç senaryolar yaşamak varsa şayet, bunu İstanbul'da pek tabii yaşayabilirim bence. Hadi hadi kandırma beni, kurban bayramında yokum ben ;)
Kararımı ağustos sonunda verip, kendisiyle paylaşacağım. Şimdilik askıda beklesin. AAA birazcık ben birşeyleri askıda bekleteyim değil mi:) Yalnız gözyaşından girip, Mardin'den çıkmak tam şuanda içinde bulunduğum ruh durumuna uygun bir davranıştı gerçekten :) Demek ki buradan ne anlıyoruz? Beni Mardine gitme fikrine iten tıpkı İzmir'e gitme fikrine iten sebep gibi yine gözyaşlarımmış. Bak bak biraz düşününce, her tavrın altında yatan sebep çıkıyor derinlerden bir yerden.
Gözyaşlarının ne kadar etkili olduğunu gördünüz mü...Giderken üzerinizdeki tüm ağırlığı alır gözyaşlarınız. Yüreğinizi bağlayan tüm düğümleri çözer sizi terkederken. Aslında sizi bırakıp giderken, sonrasında huzur hissettiğiniz sahip olduğunuz tek şeydir gözyaşlarınız. O zaman bir anektodla sonlandırıyorum yazımı. Gözyaşlarınıza sahip çıkın...Onlar sizin en rahatlatıcı dostlarınızdır ve size tek zararı kalıcı olmayan gözaltı torbalarınızdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder