18 Mayıs 2010 Salı

Çikolatalı kurabiye


Yazmak istememin asıl sebebini bu resmi görünce anladım.Evet ben çikolatalı kurabiye hastasıyım doğru. Çocukluğumdan beri en büyük hayallerimden biri, benim boylarımda, adam şeklinde, gözleri burnu ve dudakları şekerden yapılmış kendi malzemesi çikolatadan olan kurabiyelerle yatmaktı.Kabul ediyorum çok ütopik bir fikir.Fakat gelişen teknolojiyle büyüyen sadece ben değil aynı zamanda kurabiyeler oldu. İsviçre’de gelişen çikolata tasarımları zamanla dünyaya yayıldı ve artık hiç de ütopik olmayan yeni tasarımlara kucak açtı. Ancak bu zaman çerçevesinde değişen bir “ben” oluştu. Hala o kurabiyeleri istiyorum ama ne yazık ki eskisi gibi büyük bir tutkuyla değil.Teknoloji gelişti, ben büyüdüm. Maalesef teknolojinin doğurduğu yenilikler için çok ergen sayılıyorum artık. Gerçi hala oyuncak dükkanlarına girip Barbie bebek evi aramıyor değilim. Bulduğumda da üzerinde saatlerimi harcamıyor değilim. Hatta öyle ki kendimi gelecekte kendi çocuğuma ilk barbie bebek evini yapma tutkusundan arındırıp büyüyebilmiş değilim henüz. Aslında hepimizin içinde büyümeyen bir “ben” var. Omzumuzun üstünden fısıldayarak bizi muzurluk yapmaya iten, dürtükleyen, havai fişekleri saatlerce izleyip sıkılmamamıza sebep olan, önümüze gelen logoları ruh halimize göre birleştirmemizi sağlayan, telefonla konuşurken önümüzdeki kağıda, garip kulakları olan, vücudu küçük kafası kocaman insanlar çizmekten kendini alamayan bir “ben” var içimizde. Hala önümüzde seksek karelerini gördüğünde atlamayan, havai fişekleri oturup izlemeyen, uçan balonları tuttuğunda sanki uçacakmış gibi hissetmeyen, Hansel ve Gretel hikayesini her duyduğunda monitörümüzün çikolata yada şekerlemeden olmasını istemeyen, minik oyuncaklara karşı fazlasıyla eğilimli olduğu için maketlere karşı koyamayıp saatlerce bir maketi inceleme tutkusundan arınabilmiş kaç kişi var aramızda acaba. O zaman hangimiz yeterli olgunluğa eriştiğimizi iddia edip, bir başkasını yargılayabilir ki.Yada hangimiz yeterli olgunluğa eriştik ki…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder